Aşkın gizli hedefi
Aşkı bir 'sanat' olarak tanımlayan Erich Fromm'a göre, aşktaki mutsuzluğun sebebi "insanın kendi yalnızlığının kölesi olması"... Ünlü filozof Schopenhauer'e göre, iki insanın birbirine yaklaşmasının ardında yatan -yani aşkın gizli amacı- gelecek kuşakları ortaya çıkarma isteği...
1788'de Danzig'de dünyaya gelen ünlü filozof Arthur Schopenhauer, "Aşkın Metafiziği"nde, aşk serüvenlerine farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Schopenhauer'e göre, aşkın gizli amacı, iki insanın birbirine yaklaşmasının ardında yatan istek, gelecek kuşakları ortaya çıkarma isteği. Yazar, doğanın insanlara hoşluklar yaptığını, ana amaca ulaşımın "renkli" kılındığını savunuyor. Cinsel içgüdülerimizle eşlerimizi seçtiğimizi, üreme ve var olma isteğiyle hareket ettiğimizi anlatıyor.
Üreme isteği
Gelişim psikolojisinin mihenk taşları, belirli bir yaş grubunda, her insanın üreme ve yeni nesil yetiştirme isteği duyduklarını yineliyor. Erik Erikson'a göre, her insan yetişkin çağına gelince, yeni bir nesil yetiştirme isteği duyuyor. AÇEV'in kurucu üyesi, Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sevda Bekman'a göre, Erikson'un "yetişkin" tanımlamasına giren ve çocuk sahibi olmayan duyarlı insanlar da, gene bu gelişim seviyesinin bir sonucu olarak başka şekillerde gençliğe katkıda bulunma yollarını arıyorlar.
"Kimsesiz çocuklara yardım, eğitim desteği, aslında yeni neslin gelişmesi için yapılan her tür destek; bu seviyedeki bir yetişkinin beklenen sağlıklı davranışıdır" diyor Prof. Bekman.
Bilişsel gelişim teorisyeni Piaget, kişilik gelişim sürecini mantık ve neden-sonuç ilişkisi kurabilme yetileriyle açıklayan, bu konudaki teorileriyle literatürde yer alan bir psikolog. Freud ise, aşkı ölüm ve yaşam içgüdüsü olarak açıklıyor. Freud'a göre aşkın temeli libido. Oral ve anal fiksasyon, anne ve babaya olan bağımlılık, daha sonra da Electra ve Oedipus kompleksi... Freud'a göre, ilk aşk anne ve babayla başlıyor.
Erich Fromm ve Aşk Sanatı
1900'de Frankfurt'ta dünyaya gelen Erich Fromm, mutsuz bir çocukluk geçirdi. 25 yaşında intihar eden yakın aile dostları ve Birinci Dünya Savaşı'nın kaotik ortamı, Fromm'u psikoloji okumaya itti. Almanya ve ABD'de eğitim gördü, yıllarca Meksika'da öğretim üyeliği yaptı. Dindar bir Yahudi ailesinin çocuğu olmasına karşın kendisini "ateist" olarak adlandırdı. Fromm, buna karşılık Mevlana Celaleddin Rumi Batı'da popüler olmadan çok önce, eserlerinde Mevlana'dan alıntılar kullandı.
Fromm, Sevme Sanatı'nda, "Tanrı-birey" ilişkisini inceler. Aşk için atılan adımların çoğunun tökezlediğini anlatır.
Fromm, kitabında aşkı bir sanat olarak tanımlar ve her insanın aşk için çaba sarf etmesi gerektiğini söyler. Aşktaki mutsuzluğun sebebini de "insanın kendi yalnızlığının kölesi olması" şeklinde yorumlar. Aşkı "almamız ve vermemiz gereken bir hediye" olarak anlatan Fromm, gerçek anlamda aşkın içine dalabilmek için de tüyolar veriyor:
Kendi aile alışkanlıklarınızdan ve kültürel paradigmalarınızdan fedakârlık edin!
FATİH TÜRKMENOĞLU
0 yorum:
Yorum Gönder