1 Eylül 2011 Perşembe

30.000 Yıl Önce Daha mı Uygardık



Bilim geliştikçe geçmisimizle ilgili çarpıcı buluşlarla karsılaşıyoruz. İnsanlığın geçmişinde kayıp zamanlar var. 50.000 yıl öncesini biliyor ama 8.000 yıl öncesini bilmiyoruz, 35.000 yıl öncesinin kanıtlarını buluyor ve bu kanıtların 6.000 yıl öncesinden daha ileri bir uygarlığı ima ettiğini görüyoruz fakat nedenlerini bulamıyoruz. Ama en azından artık atalarımız maymundu
demiyoruz...


insanligin geçmişi aşağı yukarı 8.000-10.000 yıl arasındadır, bu periyot Buzul Çağı öncesine götürülerek arttırabilir ama Buzul Çağı'ndan ve öncesinden kalan izler kafamızı daha çok karıştırabilir. Bilim "homo sapiens"in yani bugünkü insanın geçmişini arkeolojik olarak 6 bölüme ayırmaktadir:




Tarih Çağı Bugün-Milat / 1.yil.
Demir Çağı Milat-MÖ 1.000. Yıl
Bronz Çağı MÖ 1.000-MÖ 2.000
Neolitik Çağ MÖ 2.000-MÖ 4.000 
Mezolitik Çağ MÖ 4.000-MÖ 8.000 
Geç Paleolitik Çağ MÖ 8.000-MÖ 12.000 


Ama bu ayrım sadece bir genellemedir, tarihsel deneyseldir ve bölünmeler yapaydır, öte yandan buluşlara ve bilimsel gelişmelere göre de değişkendir. Örneğin Bronz Çağı'ndan önceki döneme bir zaman evvel Taş Devri deniyordu ve bu tanim çok hatalıydı. Çünkü Taş Çağı veya devri günümüzde de sürmektedir, Avustralya Aborjinleri, Yeni Gine yerlileri, Amazon içlerinde yasayan kabileler, Afrika Kalahari Çölü'ndeki Buşmenler 20. yüzyilda yasamalarina ragmen Tas Çağı kültüründedirler. Olası bir nükleer savaş sonrasında belki de beş veya on bin yıl sonra onlar yine var olabilirler ve yaşamlarını bugünkü gibi sürdürebilirler.


On bin yil önceki çiçekli cenaze töreni:


Bilindiği kadarıyla homo sapiens yani bizler son büyük buzlanma döneminin ortalarında ortaya çıktık ve bu dönem yaklasik 10.000 yıl önce sona ermişti. Gerçek insanın izleri bugün çogunlukla Avrupa'da, İskandinavya, Fransa ve Almanya'da bulunmuştur ve bazı güncel kuramlara göre ise, Artrik Bölgesi yani Kuzey Kutbu buzlanmanın merkeziydi, çok sert kışlar, rutubetli, karlı soğuk yazlar yaşanıyordu. Yaşamak için öncelikle soğuktan korunmaya çalışılıyor, örtünme güdüsü gelişiyor ve daha sıcak yerlere ulaşılmaya çalışılıyordu. Zekanın gelişmesi için sıcak iklimler şarttı, açık havada yaşamak, tarım yapabilmek için gerekliydi. Neandertal insanın homo sapiens insanın ilk döneminde yaşadığı düşünülmektedir, mitik bir inanç olarak Neandertal insanın sapiens'in atası olduğu da varsayılmaktadır. Ortadoğu, Cebelitarık ve Kuzey Afrika'da bulunan Neandertal insan kafataslarının genel olarak, alınları çıkıntılı ve çeneleri sivridir ama kafatası kapasiteleri yüksektir; 1300-1500 cm3 arasındadır. Buna karşın Avrupalı homo sapiens'lerinki 1100-1700 cm3 arasında değişmektedir. Fakat kafatası büyüklüğünün yani beynin büyüklüğünün zeka ile ilgili oldugu artık kabul edilmemektedir, yani beynin büyüklüğü üstün zekayı göstermez. Burada asil önemli olan Neandertal insanın davranış biçimidir, Neandertal'ler ölülerini gömecek hatta bir cenaze töreni yapacak kadar bilinçliydiler, Irak'ta Sanidar Mağarası'nda bulunan bir mezarda ölünün çevresi yaban çiçeği kalintilariyla doluydu; bu bir insan davranışıdır ve maymunsu bir hayvanı göstermemektedir.



Cro-Magnon insanların giyim modası


Eğer Neandertal insanı bir maymunsu insan türü olarak varsaymazsak, homo sapiens'in yani bizlerin atası olduğunu daha kolay kabul edebiliriz. Her iki grup da, Kuzey Yarimküre'de yaşamışlar, Güney İngiltere'den Mississippi Deltası'na kadar yayılmışlardı ama karanlık bir nokta daha vardır: Neden her iki grup buz kütlelerinin daha az oldugu Batı Avrupa'yi tercih etmemiştir? Acaba Kuzey Kutup noktasının daha güneyde bulundugu varsayımında yanılıyor olabilir miyiz? Homo sapiens'in ilk örneklerini Cro-Magnon diye tanımlıyoruz, Güney Fransa'da bulunan iskeletler bize onların tipik Avrupalı olduklarını gösteriyor, ortalama boy 1.80'dir ve kafatasları bugünkü insanlardan daha büyüktür. Bazi antropologlarin ilginç bir iddiası vardır: Bir toplum olarak yaşamayı bilen Cro-Magnon insanların zekasının bugünkü insanın zekasından daha yüksek olduğunu öne sürerken, örnek olarak da o dönemin yasam kosullarında ancak üstün bir zekanın yaşamını sürdürebileceğini iddia ediyorlar. Örnek olarak da, mağara duvar resimlerini gösterirken, resimleri bir sanat eseri olarak tanımlıyorlar. Cro-Magnon ressamlar gördükleri hayvanlari kusursuz resmederken, insanlari da çizmislerdi ve resimlerde bu insanların giyimli olduklari görülüyordu. Gerçekten de, Rusya'da bulunan bir Cro-Magnon kalıntısının üzerinde kürklü bir pantolon, işlemeli bir gömlek, boynunda bir kolye vardı. Takılar, deniz kabuklarından ve hayvan kemiklerinden yapılmıştı. Antropologlar, kalıntıların 33.000 yıl öncesinden kalmış oldugunu belirlediler.


Ya 30.000 yıl önceki beyin ameliyatı gerçekse?


Bu tarihleme, diğer geleneksel görüşlerin çok ötesine taşmaktadır. Kaya resimleri daha birçok yerde bize yüksek bir kültürün izlerini gösteriyorlar; insanlar giyimlidir, kadınların etekleri vardır, pantolonlu erkeklerin yanısıra şortlu olanları da vardır hatta ayakkabı ve bot giymektedirler. insan yüzleri daha da şaşırtıcıdır;
erkeklerin yüzleri traşlıdır ve saçları kesilmiştir, bunu nasıl yapıyorlardı? Demir Çağı öncesinde metalik aletler yoksa, neyle traş oluyorlardı? Ve en garibi aralarinda beyaz uzun saçlı olanları görülüyordu. Neolitik ve Mezolitik insanın giyimli ve traslı oldugunu biliyoruz ama onlarin yaşam dönemi MÖ 8.000 ile 4.000 arasındadır, oysa biz burada 30.000 yıl evvel yasayan insan türünden söz ediyoruz. Cro-Magnon insanların yaşam merkezlerinde kemik ve fildişinden yapılmış mükemmel iğneler ve düğmeler bulunmuştur. Aynı tür düğme ve iğnelerin Avrupa kültüründe birkaç bin yıl öncesinde ancak kullanıldığı bir diğer gerçektir. Ama inanılmaz bir gerçek daha var: Bazı Neolitik kafataslarında düzgün delikler bulundu. Kafatasını delme operasyonu gönümüzde bir tümörü veya kan pıhtısını almak için ya da kafatası kırılmalarında çökük parçayı düzeltmek için yapılmaktadır. Güç bir operasyon olduğu kadar, büyük bir dikkat, ustalik ve performans gerektirir. Neolitik insanlarin bunu yapabildiklerine inanmak çok güçtür. Eğer yaptılarsa ilkel aletlerin çok ötesinde aletleri olması gerekirdi, çakmaktaşından bıçaklarla, anestezi olmadan ve hijyenik kurallar bilinmeden böyle bir beyin operasyonu nasıl yapılırdı? Ve günümüzün Neolitik toplumlarında böyle bir bilgi ve olay yoktur. Öyleyse, insanlığın ilkel dönemi olarak kabul ettiğimiz çağlarda yasayan atalarımızın ulaştığı uygarlık düzeyi sandığımızın ya da bildiğimizi zannettiğimizin çok üstündedir.


Eski Mısır ressamları Ebu Simbel Tapınağı'nda görüldüğü gibi karanlık koridorlara ve yeralti odalarının duvarlarına resim yapabilmek veya yazı yazabilmek için, yağ kandilleri kullanıyorlardı, kandillerin bıraktığı is lekeleri hala görülmektedir. Ama gerek Cro-Magnon'ların, gerekse de Neolitik insanlarin magaralarinda bu tür izler yoktur. Fransa, Cabrerets'de bulunan labirent türü dev mağara sisteminde yüzlerce metrelik dar koridorlar bulunmaktadır ve o karanlik koridorların duvarlarına muhteşem bizon resimleri yapılmıştır. Peki, ilkel insanlar, hangi teknikle karanlık mağaraları aydınlatıyorlardı? Bizim hala bulamadığımız bir teknikleri mi vardı? Eğer böyleyse, Eski Mısırlılar bu teknigi neden bilmiyorlardı? Kısacası, ilk insanlar bizlerden daha akıllı mıydılar? Eidetik belleklerinin yani önceden algılanan objelerin zihinde çok net bir sekilde canlandırılması yeteneklerinin çok gelişmiş olduğu kesindir. Gördükleri tüm detayları duvar resimlerine aktarıyorlardı.



Mağaralarda ne arıyorlardı?

Ve şimdi bir paradoksumuz var; bizler Paleolitik insanın Cro-Magnon insan tarafindan karakterize edildiğini söylüyoruz, fiziksel üstünlükleri, geniş beyin kapasiteleri ve zekaları ortadadır, eidetik belleklerini de biliyoruz ama onlari en ilkel koşullarda buluyoruz. Neden ve nasıl?

Eski Mısır ressamları yeraltı odalarının duvarlarına resim yapabilmek veya yazi yazabilmek için, yag kandilleri kullaniyorlardi, kandillerin biraktigi is lekeleri hala görülmektedir, ilkel insanlar, hangi teknikle karanlik magaralari aydinlatiyorlardi? Bizim hala bulamadigimiz bir teknikleri mi vardi? Eger böyleyse, Eski Mısırlılar bu tekniği neden bilmiyorlardı? Kısacası, ilk insanlar bizlerden daha 
akıllı mıydilar? 


Neolitik dönemden kalma bir kent, köy ya da büyük bir yerleşim merkezi henüz bulunamamıstır, neden mağaralarda yaşıyorlardı? Buna karşın, Paleolitik insanların yaşadıkları küçük köylerin Avrupa'da kalıntıları bulunmuştur. Arada neler oldu? Paleolitik dönemden sonra yasayan Neolitik insanların yerleşim merkezleri neden bulunamıyor? Ya daha da öncesi? 30.000 yil önce üstün bir uygarlık var olduysa, 12.000 yıl önceki Paleolitik Çağ'da bu uygarlık yok olduysa ve sonra yine Neolitik Çağ'da yükseldiyse, iniş ve çıkışların nedeni nedir? Gerçeği nasıl ögreneceğiz? Güney İspanya Sierra Morena'daki mağara duvarlarında bulunan bir grup simge bizlere bir yazı türünü göstermektedir ve 20.000 yıl öncesine aittir, benzerleri Brezilya ve İzlanda'da bulunmustur. Homo sapiens ile yani bizim geçmimizle ilgili iki bulmacayi çözmemiz gerekiyor:
Eger homo sapiens'in gelismiş yeteneklerinin tarihi 12.000 yıllıksa, Tas Çagı insanının yeteneklerini nereye koyacağız? Ve eğer ciddi kanıtlara göre, insan zekasının geçmişi 35.000 yil öncesine kadar gidiyorsa neden yerleşik düzeni gösteren uygarlık izlerini bulamıyoruz?


Önümüzde sadece 6.000 yıllık bir uygarlığın kalıntıları duruyor. 30.000 yıllık bir boşluktan sonra, nasıl oldu da topu topu 5.000 yıl içinde kentleşmeye ve teknolojiye ulaşıp, matematiği, tarımı, tıbbı birdenbire öğrendik?
Aradaki dev boşluğu açiklayabilecek hiçbir bilimsel görüş yoktur. Aranan açıklama, Daniken türü uzaylilar yaklaşımı şeklinde değildir ama dünyadışı bir ilişki olasılığı da hemen reddedilemez çünkü mantıklıdır


Efsaneler bizi gerçege götürebilir...


Sayısız mitolojik anlatı, hep göklerle ilgilidir ve daima uçan insandışı yaratıklardan söz edilir. Eğer bir zamanlar dünyadışı canlılar buradaysalar, acaba Cro-Magnon insanlara bir şeyler öğretmis veya bırakmış olamazlar mı? Uzak geçmişin uygarlık düzeyinin nedeni bu olabilir mi? Aranan ve gerekli olan kanıtlar milyonlarca tonluk buz kütlelerinin altında yani kuzey yarımkürenin kuzeyinde olabilirler ve bizler onlara ulaşıncaya kadar orada duracaklar. Tarih öncesi insanlar artık ilgimizin odağıdır, Erken Paleolitik Çağ'ın baslangıcı 3 milyon yıl öncelere ulaşır yani karşımızda kapkara dev zaman dilimleri vardır. Taş Çağı'nın küçük insan toplulukları bize tüm öyküyü anlatmıyorlar, elimizde milyonlarca insanın yok olduğunu anlatan efsanelerden baska bir şey yok. Eğer bu efsanelerin temelinde gerçek saklıysa, geçmişimizde zeki insanlar, kültür ve hatta uygarliklar var olmuş olabilir. Onları neyin yok ettiğini bilmiyoruz? Doğa mı neden oldu yoksa kendilerini mi yok ettiler? Fakat topyekün yok oluşu ve yıkımı gösteren kanıtların azlığı nedeniyle doğasal felaketler olasılığı daha fazladır. Vardığımız sonuç açıktır; insan bir hayvanın sonucu değildir yani bir maymundan insan ortaya çıkmamıştır, Prehistorik insanların zekasını bir maymunun düzeyine indirmek insanın kendisini küçümsemesidir. Maymunlar 50.000 yildan bu yana henüz akıllanıp, zeka sahibi olamadılar. Aksi halde, "Maymunlar Cehennemi"nin gerçeklestigini gerçekten görürdük.

0 yorum:

Popular Posts