24 Temmuz 2011 Pazar

Zeka Türlerini Hiç Merak Ettiniz mi?


Sözel Zeka

Bu zeka büyük olasılıkla bize en tanıdık gelen ve en iyi bildiğimiz türdür. Hepimiz ayakta olduğumuz zamanların çoğunü sözel zekamızı kullanarak geçiririz. Genel eğitim sistemlerimizin ana vurgularından biri de budur.

Çağdaş zeka araştırmacılarına göre üç binden fazla farklı dili konuşabilme yeteneğiyle doğarız. Ama doğduğumuzda bunlardan herhangi birini bile konuşabilir durumda olmayız! Çevremizde kullanılan dille etkileşimde bulunmaya başladığımızda beyin dilin tüm seslerini tanıyabilir durumdadır. Kültürel motiflerle, duyma sıklığıyla, bu sesleri taklit etme girişimleriyle ve çok büyük olasılıkla kendi ayakta kalma içgüdülerimizle dil beynimize iyice yerleşir.
Genellikle bu potansiyel dillerden yalnızca birini ya da ikisini tam olarak hakim olabildiğimiz, karmaşık dil sistemleri halinde geliştirebiliriz.

Sözel zeka dille yaptığımız her türlü çalışmayla ilgilidir: gazete,kitap ya da satın aldığımız çeşitli ürünlerin üzerindeki etiketleri okuyabilme yeteneği, düz yazı, şiir, rapor ve mektup yazabilme yeteneği, dinleyiciler önünde konuşma yapabilme ya da bir arkadaşınızla sohbet edebilme yeteneği gibi. Başka birinin konuşmasını dinleyebilme ve hem ne söylediğini hem de ne gibi bir mesaj vermek istediğini anlayabilme de sözel zekanın ilgili olduğu alanlardandır.

Kendi sözel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:

· İki hafta boyunca bir mizah dergisini elinizin altında bulundurun. Gün içerisinde söze dayalı komik şeyleri bulabildiğiniz kadar bulup bir yere yazın. Çevrenizdekilerin yaptığı nükteli
kurnazca yorumlara kulak verin. Yazılı ya da sözlü, resmi ya da samimi diyaloglarınızda geçen kelime oyunlarını bulun. Kendinize her gün yeni bir şaka öğrenme hedefi koyun ve bunu arkadaşlarınızla ve ailenizle paylaşın. Bu iki hafta boyunca kendi "espri gücünüzü" nasıl geliştiribildiğinizi izleyin.

· İçinde çapraz bulmacalar, karışık sözcük oyunları, akrostişler ve benzeri oyunlar olan sözcük oyunları kitabı alın. Haftanın her günü farklı bir sözcük oyunuyla ya da bulmacasıyla
uğraşın. Yapabildiğiniz kadar yalnız başınıza yapmaya çalıştıktan sonra başkalarının müdahale etmesine izin verin. Kolaydan başlayıp giderek daha karmaşık oyunları ya da bulmacaları yapıp
yapamadığınıza bakın.

· Sabahları işe gitmeden önce bir sözlük alıp gözleriniz kapalı olarak rasgele bir sözcüğe işaret edin. Sözcüğün okunuşunu ve anlamını öğrenin. Gün içinde ailenizle ya da iş arkadaşlarınızla konuşurken sözcüğü kullanmaya çalışın. Onu kendi düşünme süreçlerinizde de kullanın. Onu kullanabileceğiniz ilginç, değişik yollar bulmaya çalışın.

· Gün boyunca duyduğunuz tüm deyimlerin bir listesini tutun. Sözcüklerin kelime anlamlarına doğrudan bakıldığında çok komik olanlarını bile (örneğin etekleri zil çalmak, dilinde tüy
bitmek ve benzerleri gibi). Ayrıca çevrenizdekilerin konuşmalarında farkettiğiniz çift anlamlı ifadelerin listesini tutmaya başlayın. Örneğin dilini ısırmak, keçileri kaçırmak ve benzeri gibi. Bu tür şeylerin sözcük anlamlarını gözünüzün önünde canlandırmaya çalışın.

· İşte "çevrenizdekilerin söyledikleri şeyleri nasıl söylediklerine" dikkat edin ve kullandıkları sözcüklerin anlamıyla seslerinin tonunda, ritminde ve yüksekliğinde bir uyuşmazlık olup olmadığını bulmaya çalışın. Konuşmalarının tonu ya da ritmi değiştirildiğinde sözcüklerinin anlamlarının nasıl değişebileceğini düşünün. Örneğin birinin "Sana söyleyecek çok önemli bir haberim var" dediğini duyduğunuzda o kişinin bunu çok monoton, heyecansız bir şekilde söylediğini düşünün. Ya da birinin diğerine gergin bir tonda rahatlamasını söylemesini gözünüzün önüne getirin.

· Bir dostunuzdan, iş arkadaşınızdan ya da başka birinden on farklı çok ilginç konuyu on farklı karta yazmasını isteyin. Bunları ikiye katlayıp bantlayın. Gün içinde çeşitli zamanlarda, ara
verdiğinizde ya da arabanızla işten eve giderken cebinizdeki bu kağıtlardan rasgele birini seçip bu konuda doğaçlama konuşun. Bir çırpıda düşünüp karar vererek ve karşınızdaki kişinin ne dediğinizi bilerek konuştuğunuzu düşünecekleri şekilde en az beş dakika konuşun.

Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" ya daözellikleri vardır. Sözel zekanın temel özellikleri şunlardır:

· Sözcüklerin sırasını ve anlamını anlayabilme (Anlam
bilimi ve sözdizimi)

· Açıklama, öğretme ve öğrenme

· Sözcükler yoluyla espri yapma

· Bir işin akışında diğerlerini ikna edebilme (ikna edici
konuşabilme ve yazabilme)

· Anımsayabilme ve çağrışım yapabilme

· Daha ayrıntılı dil analizleri yapabilme (dilin kendisiyle ilgili
araştırmalar yapma)



Mantıksal Matematiksel Zeka

Mantıksal/matematiksel zeka benzer yönleri arama zekasıdır. Matematiği kullanmaya (böylece benzer nesne arayışımıza) gelişimimiz içinde çok erken zamanlarda başlarız. Mantıksal/matematiksel zekanın ilk gelişim aşaması çevremizdeki gerçek fiziksel dünyada bulunan
somut nesneleri kullanmamız ve onlarla oynamamızdır.

Mantıksal/matematiksel zeka geliştikce daha da soyutlaşır. Lisedeki ya da üniversitedeki ileri matematik ve mantık dersleri çoğunlukla somut dünyadan tamamen uzaklaşırlar. O düzeyde diğer soyut şeyler hakkındaki soyut düşüncelerle ve başka sembol sistemleri için semboller yaratan sembolik mantıkla uğraşırsınız! Bu alanlarda sayıların somut dünyada herhangi bir şeyle ilişkilendirilmeye gerek duymadan ideal soyutlamalar olarak tek başlarına durduklarını
farkedeceksiniz. Aslında bu noktada bazı matematikçilerin ve düşünürlerin "saf matematik" ya da "sembolik mantık" dedikleri durumda rasyonel modellere, uyumlu tasarımlara ve mantıksal/analitik
işlemlere derin hayranlık duyulur hatta zaman zaman kafa takılır.
Pratik düşünceler ve uygulamalar modellerin tamamıyle estetik güzelliğine yol verirler.

Kendi mantıksal/matematiksel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Bir hafta boyunca işe gelip giderken kaç farklı türde model bulabildiğinize bir bakın. Her gün farklı bir küme üzerinde yoğunlaşın: örneğin bir gün dikkatinizi trafiğe verin ve bir desen
ya da model görüp görmediğinize bakın. Bir sonraki gün doğal ve insan eliyle yaratılmıış ortamlara odaklanın. Ne tür modeller görüyorsunuz? Belirli türdeki arabalarda bulunan kişilerin belirli bir giyinme biçimi var mı? Ya da saç stillerinde, giysilerinin renklerinde ya da stillerinde baskın olan bir yön var mı? İnsanlar arasındaki ortak ya da zıt yönlere baktığınızda bir model görüyor musunuz? Başka bir gün duyduğunuz sesler üzerinde yoğunlaşın: insanların konuşma biçimleri olması (ya da olmaması), trafikte duyduğunuz ses motifleri ya da çevrenizde duyduğunuz diğer sesler. İşte geçirdiğiniz iki hafta boyunca bulabildiğiniz her "tümevarımsal" ve "tümdengelimsel" modeli kaydettiğiniz iki liste yapın. Tümevarımsal modeller parçadan bütüne doğru giderler. Bu modeli az bir bilgiyle genellemeler yapıldığını her görünüşünüzde
farkedebilirsiniz (çalışanlar arasında yapılan bir araştırmaya ya da ankete göre yapılan yeni bir politika gibi). Tümdengelimsel modeller ise bütünden parçalara göre giderler. Belirli davranışları, politikaları ve işlemleri dikte ettiren birbirine bağlı değerlerde, inançlarda ve düşüncelerde bu modeli görebilirsiniz. Bu iki haftanın sonunda listenizi inceleyip çalışma ortamınızın tümevarımsal bir model mi yoksa tümdengelimsel bir model mi oluşturduğuna karar
verin. Boş bir kağıda iki sütunlu bir tablo yapın. İlk sütuna "Düşünme Modelleri" ikinci sütuna ise "Durumlar" adını verin. Birkaç gün boyunca normal günlük çalışmalarınız sırasında kullandığınız farklı mantıksal düşünme modellerini ve bu modelleri genelde hangi durumlarda kullandığınızı yazın; örneğin "öncelikleri belirleme modeli", "sınıflandırma modeli", "tahmin etme modeli", "sorun çözme modeli", "seçenekleri gözden geçirme modeli" ve benzeri gibi.
Birkaç gün süresince yaşamınızın parçası olan farklı modelleri bulun ve not edin. Açık seçik görülenleri, beklenilenleri ve olağandışı durumları yazın; örneğin telefon kartınızı ya da kredi kartınızı kullanma, banka hesaplarınızı yönetme gbi. Masanızdan lavaboya, park yerine ya da fotokopi makinesine kaç adımda gidiyorsunuz? Gün içinde işinizi yaparken kaç kere ara vermek zorunda kalıyorsunuz? Kaç kişinin giydiği giysi aynı renkte? İnsanların birbirleriyle
konuşmalarında kaç kere aynı ya da benzer konuşma tarzlarını duyuyorsunuz? Hafta boyunca bir sorunu giderdiğinizde, zor bir işin üstesinden geldiğinizde ya da beklenmedik bir başarı sağladığınızda bir an durup izlediğiniz adımları not edin. Hafta sonunda listenize bakıp
sorun çözme modelinizi özetleyip özetleyemediğinize bir bakın. Şimdi süreç içindeki her bir adımı 1 ile 4 arasındaki bir sayıyla degerlendirin: 1, "çok etkili", 2, "genellikle işe yarar", 3, "ödül kazandıracak bir yöntem değildir ama çoğu durumda işime yarar", 4 ise "ciddi şekilde yenilenmesi gerekiyor" anlamına gelir. Gün içinde birçok kez normal gününüzün parcası olan garip ya da ilgi çekici şeylerle ilgili hesaplar, tahminler ve ölçümler yapın. Örneğin bölümünüzün kaç yıllık bir iş tecrübesine sahip olduğunu yada iş yerinizdeki insanların kullandığı garajın üç günde ne kadar kazandığını hesaplayın. Ofisinizde her gün kaç fincan kahve
tüketildiğini tahmin edin. Masanızın uzunluğunu ve genisliğini kalemlerle, şeker paketleriyle ya da karış hesabınızla ölçün. Bunu bir oyun haline getirin. Her gün hesaplayabileceğiniz, tahmin
edebileceğiniz ya da ölçebileceğiniz yeni ve ilginç bir şeyler bulun. Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" yada özellikleri vardır. Mantıksal/matematiksel zekanın temelözellikleri şunlardır:

· Soyut modelleri tanıyabilme

· Tümevarımsal sonuç çıkarmalar

· Tümdengelimsel sonuç çıkarmalar

· İlişkileri ve bağıntıları farkedebilme

· Karmaşık hesaplamalar yapabilme

· Bilimsel düşünebilme ve araştırma yapabilme


Görsel Zeka

Bazı açılardan görsel zekanın insan beyninin ilk dili olduğu
söylenebilir. Beyin doğuştan itibaren görüntülerle ve resimlerle
düşünür, hatta onları sözcüklerle ilişkilendirmeden bile önce.
Görsel zeka gördüğümüz her şeyle ilgilenir: hayal edebildiğimiz her
türlü şekil, desen ve tasarımlar (düzenli ya da düzensiz), somut ya
da soyut görüntüler ve renklerin ve dokuların tüm yelpazesi. Bunlar
sadece gerçek, somut dış dünyamızda (fiziksel gözlerimizle
izlediğimiz) değil aynı zamanda zihin gözümüzle görebildiğimiz hayal
dünyamızın derinliklerindedir (mümkün olan şeyi gözümüzde
canlandırıp hayal kurabilme, hayal dünyasına dalabilme,
hayalimizdeki yerlere hayali yolculuklar yapabilme ve daha önce hiç
yapmadığımız şeyleri yaratabilme ve icat edebilme yetenekleri de
dahil olmak üzere).

Uzamsal tarafında bu zeka uzay/zaman sürekliliğindeki nesnelerin
yerleşimi ve aralarındaki ilişkiyle ilgilenir. Böylece, bir nesnenin
diğeriyle ilişkili olması öğrenmenin görsel/uzamsal şeklinin uzamsal
tarafını oluşturan çekirdeğidir. Bunun içine yön duygusu da girer;
başka bir deyişle yaşadığınız çevreyi dolduran nesnelere göre nerede
olduğunuzu bilme ve bir yerden başka bir yere kolaylıkla gidebilme.

Kendi görsel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki
alıştırmaları yapın:

İşe giderken çevrenizde sizi etkileyen görsel uyarıcılara dikkat
edin; reklamlardaki göruntüler ve resimler, mimari modeller,
şekiller ve tasarımlar ve işe giderken sürekli gördüğünüz şekiller,
tasarımlar gibi.
Öğle yemeğinizi yerken çevrenizdeki renklerin ve sizi nasıl
etkilediklerinin daha çok farkına varmaya çalışın; yediğiniz
şeylerin renkleri, "yemek yediğiniz yerde" gözüken renkler ve
çevrenizdeki insanların elbiselerinde, makyajlarında,
mücevherlerinde, saçlarında ve benzeri seylerinde gördüğünüz çeşitli
renk kombinasyonları gibi.
Arkadaşınızla konuşurken onun söylediği şeyleri hayalinizde
canlandırın; örneğin bir önceki gece başlarına gelenler, size
anlattıkları bir deneyimleri ya da size betimlemeye çalıştıkları
gördükleri herhangi şey. Onu zihin gözünüzle görmeye calışın!
Kendi kendinize not yazdığınızda bunun yanına bir de görsel sembol
çizin; örneğin eve giderken bakkaldan almanız gereken bir şey,
yarına hazırlanmak için bu gece yapmanız gereken bir sey ya da
yapmanız gereken bir telefon görüşmesi gibi.
Akşam eve giderken, yaşadığınız alanı mümkün olduğunca eksiksiz
olarak hayalinizde canlandırmaya çalışın. Eve geldiğinizde kapıdan
girip gözlerinizi kapayın ve yaşadığınız alandaki "sezgilerinizi"
denemek amacıyla evinizin tüm bölümlerinde dikkatlice dolaşın.
Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" ya
da özellikleri vardır. Görsel zekanın temel özellikleri şunlardır:

· Etkin hayalgücü

· Görüntüleri hayalinizde oluşturabilme (görselleştirebilme)

· Boşlukta yolunu bulabilme

· Grafiksel gösterim (resim ya da çizim yapma,
heykeltraşlık)

· Uzaydaki nesneler arasındaki ilişkileri algılayabilme

· Nesneleri zihinden kullanabilme

· Farklı açılardan doğru algılama


İçsel Zeka

Bildiğimiz kadarıyla kendi varlığının, düşüncelerinin ve
eylemlerinin farkında olan tek yaratık insanoğludur. Bu,
kendimizinden uzaklaşıp kendi içimizdeki yansımamızdan bir şeyler
öğrenebilme yeteneğidir.

Kendi yaşantınız için şu süreçlerin ne kadar farkında olduğunuzu
anlamaya çalışın: yalnızken iş dışındaki ne tür düşüncelerden
gerçekten hoşlanıyorsunuz? Kendi kendinizi yenilemek için neler
yaparsınız? Stresli, kızgın ya da endişeliyken ruh halinizi
değiştirmek için ne tür şeyler yaparsınız? Son yıllarda kendinizle
ilgili düşüncelerinizi değiştiren ne tür yeni şeyler
keşfettiniz? "Gerçekte ben kimim?" sorusunu yanıtlamanız gerekseydi
ve dış görünüşler, sahip olduğunuz yetenekler, diğer insanlarla
ilişkileriniz ya da işiniz hakkında konuşamasaydınız neler
söylerdiniz? İlham almak istediğinizde ya da yaratıcılığınızı
ateşlemeniz gerektiğinde neler yaparsınız? Kendinizi ve
hedeflerinizi nasıl değerlendirirsiniz? Şu anda ve/veya yakın
geçmişte kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz/yaptınız?

İçsel zekanın ilgi alanı kendi kendinin farkında olma, kendini
anlayabilme ve iç dünyasıyla ilişki kurabilme üzerinedir.

Kendi içsel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları
yapın:

Gün içinde kızgınlık, endişe, can sıkıntısı, sabırsızlık veya
düşmanlık gibi duygular hissetmenize neden olan herhangi bir şey
olduğunda, durup sakin olmaya çalışın ve bu duygulara sahip olan
kendinizi dışarıdan gözlediğinizi varsayın. Onları değiştirmeye
çalışmayın, analiz edin ve değerlendirin. Sadece izleyin! Bu
duyguların nasıl geliştiğini izleyin!
Günlük yaşantınız içindeki farklı durumlarda kullandığınız değişik
türlerdeki düşünme modellerinin listesini çıkarın: örneğin sorun
çözmeye dönük düşünme, yaratıcı düşünme, "enine boyuna düşünme",
hayal kurarak düşünme ve benzeri gibi. Bir düşünme modelini
listenize her kaydedişinizde bu modelle ilişkili olan durumu ya da
olayı da yazın. Günün sonunda kaydettiğiniz her bir düşünme modelini
değerlendirin ve bunları geliştirebileceğiniz ya da
kuvvetlendirebileceğiniz yollar olup olmadığını araştırın. Bu
alıştırmayı birkaç hafta sürdurün ve düşünme modelinizde (ve düşünme
modeliniz hakkındaki düşüncelerinizde) ne tür değişiklikler olduğuna
bakın.
Kağıtlarınızı düzenlemek, masanızın üzerini toparlamak,
süpermarkette kasa kuyruğunda beklemek gibi dikkat gerektirmeyen ya
da sıkıcı bir aktiviteyle uğraşırken dikkatinizi verme pratikleri
yapın. Çevrenizde ve kendinizde oluşan her şeyin farkında olmaya
çalışın. Düşündüğünüz şeye dikkatinizi verin. Fiziksel
hareketlerinize dikkatinizi verin. Hislerinizi ve duygularınızı
izleyin. Seslerin, kokuların, gördüklerinizin, tatların ve dokuların
farkına varın. Kendinizi "otomatik pilota almayı" kabul etmeyin.
Bunu bir farkında olma oyununa çevirin!
Gün içinde kendizini bir yığın işin, gürültünün, yoğunluğun ve
kaosun içinde bulduğunuzda bir an durup birkaç derin nefes alın
ve "kendinize gelmeye" çalışın. Dikkatinizi bir süre nefes alıp
verişinizde yoğunlaştırın. Mümkün olduğunca kendinizi her şeyden
soyutlayıp dikkatinizin tümünü nefes alıp verişinizin ritmine
bırakın. Bu süreç boyunca çevrenizdeki akım içinde bir denge,
sakinlik ve orta nokta bulup bulamayacağınıza bakın.
Bir toplantıda otururken, iş arkadaşınızla sohbet ederken ya da
mesleğinizle ilgili bir şey okurken bu konudaki düşüncelerinizi daha
yüksek düzeylere çıkarmaya çalışın. İlkönce kendinize söyleşide,
toplantıda ya da okuduğunuz şeyde hedeflenen konuların neler
olduğunu sorun. Daha sonra durumun çeşitli süreçlerini ve yönlerini
(hedeflenen konular›n d›ş›nda kalan şeyler) analiz edin; örneğin
insanlar nasıl ilişki kuruyor?, ne tür iletişim stratejileri
kullanıyorlar?, neler durumun "kuralları" gibi gözüküyor? vb. Son
olarak bu durumdan neler öğrendiğinizi ve bunu kendi yaşantınıza
nasıl uygulayabileceğinizi kendi kendinize sorun.
Her akşam, gününüzün nasıl olduğu konusunda kendi kendinizi
sorgulamak için birkaç dakika ayırın. Aşağıdaki soruları yanıtlayın:
* Günün en önemli olayları nelerdi ya da hangileri gerçekten
zihnimde yer etti?

* Gün içinde yaşadığım duygulardan hatırlayabildiklerim hangileri?

* Bu güne bir şeyler ekleyebilseydim ya da çıkarabilseydim bu ne
olurdu?

* Yakın bir arkadaşıma, akrabama ya da önemli başka birine bir
cümleyle günümü özetlemem gerekse ne derdim?

* Bu günün bir film ya da roman olduğunu düşünün. Adı ne olurdu?

Hafta sonunda her gün için verdiğiniz yanıtları okuyun ve kendinize
aynı soruları sorun ama bu sefer soruları geçen hafta için
yanıtlayın.

Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" ya
da özellikleri vardır. İçsel zekanın temel özellikleri şunlardır:

· Düşüncelerini yoğunlaştırabilme

· Dikkatini verebilme "dur ve gülleri kokla"

· Biliş ötesi ("düşünme hakkında düşünebilme")

· Farklı duyguların farkına varabilme ve onları ifade
edebilme

· Kendi kişiliğinin tüm boyutlarını hissedebilme

Daha karmaşık düşünebilme ve sonuç çıkarabilme




Sosyal Zeka


İster bir spor takımı, ister işinizdeki bir çalışma grubu isterse bir organizasyondaki grup projesi olsun bir takımın parçası olmaktan dolayı yaşadığınız güzel deneyimleriniz var mı? Diğerleriyleçalışmaktan öğrendiğiniz önemli şeyleri hatırlayabiliyor musunuz? En son ne zaman size birisi bir konuyu anlatmaya ya da öğretmeye çalıştı? Kendi kendinize bitiremeyeceğiniz bir işi ya da projeyi(başka kişilere bağımlı olduğunuz durumlar) başkalarıyla bitirdiğinizihatırlıyor musunuz?Sosyal zekanın ilgi alanı insan ilişkileri, başka kişilerle ortak çalışma, diğer insanları tanıma ve onlardan bir şeyler öğrenme konularıdır. Zamanımızın çoğunu diğer insanlarla çalışarak veiletişim kurarak geçirdiğimizden bazı açılardan bu zeka türlerinin içinde en anlaşılabilir olanı olarak gözükebilir. Yine de bu konudane kadar iyiyiz? Diğer kişilerle yoğun çalışmalar gerektiren durumlarda her şeyi yeterince anlıyor ve değerlendirebiliyor muyuz?Çocukluk günlerimizden başlayıp, okul hayatımız yoluyla çalışma hayatına dönüşen dönem boyunca çoğu Batı toplumlarının normal sosyalleşme süreci nasıl rekabetçi ve dayanaklı bir birey olacağımız konusunda bize binlerce eğitim fırsatı sunar. Sosyalleşmeyetenekleri ya da özellikleri konusunda ise benzer bir eğitimi almamız çok nadirdir. Bu zeka türünün özellikleri çok karmaşık ve zor farkedilir olmasına karşın gerçek değeri genelde bilinmez.Kendi sosyal zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:Başka biriyle yaptığınız söyleşinin sonunda "Seni doğru anladığımdan emin olmak için konuştuklarımızı özetleyeyim" deyin. Sonra söyleşiyiözetleyip karşınızdakinden hata varsa düzeltmesini isteyin.Konuştuğunuz kişiden ayrıldıktan sonra daha iyi bir dinleyici olmak için söyleşide yapmış olabileceğiniz en az üç şeyi listeleyin.İlerideki söyleşilerinizde bu "dinleme stratejilerini" bilinçli olarak uygulayın.Sorun çözmeye yönelik bir toplantıda otururken yaşadığınız çeşitli etkileşim modellerine dikkat edin. Şu tür şeyleri izleyerekzihninizden bir takım notlar alın (mümkünse yazılı notlar da olabilir): Kim, ne zaman konuşuyor? Çeşitli kişilerin aynı fikirde olduklarını ya da olmadıklarını göstermek için kullandıkları sözlüya da sözsüz ipuçları nelerdir? Kişiler "kendilerine atanmış roller"yerine ya da onlara ek olarak ne tür roller üstleniyorlar (örneğin kim "şeytanın avukatını" oynuyor?, kim "arabulucu"?, kim "ortamıyumuşatıyor"? Fark ettiğiniz değişik görüş açıları nelerdir?(örneğin kim taviz vermeye yatkın?, kim zaten kararını vermiş?,kimin kafası karışmış ve aydınlatılmaya ihtiyacı var? ve benzeri).Toplantıdan sonra daha iyi bir toplantı nasıl yapılabilirdi sorusuna vereceğiniz üç seçeneği listeleyin.İşte ara verdiğinizde ya da öğle yemeğinde tanımadığınız ya da normalde konuşmadığınız insanların bulunduğu bir yere gidin. Buyerde "insanları izleme" alıştırmaları yapın. Çeşitli kişilerin neler hissettiğini ya da sizin gözlemlerinize dayanarak ne tür hikayeleri olduğunu tahmin etmeye çalışın. Giysilerinin size nelersöylediği ya da yürüyüşlerinden veya duruşlarından neler sezinlediğiniz veya başka kişilerle ilişkilerine bakarak ne türinsanlar olduklarını düşündüğünüz gibi konulara dikkat edin. Uygun bir fırsat bulduğunuzda izlediğiniz biriyle kısa, havadan sudan bir konuşma yapmaya çalışın ve sezgilerinizin doğru olup olmadığınıdenetleyin. Konuşmaya girmek için şu tür ifadeler kullanabilirsiniz: "Kravatınızdaki desenler çok hoş. Nereden aldınız?" ya da "Okuduğunuz kitap hakkında çok şey duydum, herkesinsöylediği kadar iyi mi?" Konuşmanın nereye doğru gittiğini ve izlediğiniz insanlar hakkındaki sezgilerinizin ne kadarının doğru olduğunu bulmaya çalışın.Bir TV show'u ya da filmi seyrederken ya da güzel bir roman okurken ana karakterlerin yerine kendinizi koymaya çalışın. Hayata onlarıngözünden bakın ve özellikle aynı görüşte olmadığınız konularda onların görüş açılarını yakalamaya çalışın. Kendi bakış açınıza en yakın karakterlerle başlayın ve daha farklı olduğunuz karakterleredoğru ilerleyin.Unutmayın, kendi inançlarınızı ya da değerlerinizi değistirmeye çalışmıyorsunuz sadece onlarınkini tam olarak anlamaya çalışıyorsunuz!Parçası olduğunuz bir takımla birlikte çalışırkenlisteleyebildiğiniz kadar "etkili takım çalışması stratejilerini"listeleyin; örneğin herkesin kendi üstüne düşeni yapması, uzlaşmaya istekli olma, birbirini cesaretlendiren ya da destekleyen bireyler,takımın hedeflerinin ve/veya misyonunun kolay anlaşılabilir ve açık olması gibi. Takım çalışmasını daha verimli hale getirebilecek stratejileri de listeleyin. Gelecek aylarda takımla çalışmayısürdürürken bu "iyileştirme stratejilerinden" bazılarını farkettirmeden uygulayıp uygulayamadığınıza bakın.Haftanın en az iki gününde başka birisiyle konuşurken onun beğendiğiniz ya da takdir ettiğiniz bir yönünü bulmaya çalışın ve bunu ona söyleyin. Örneğin yeni giysisi ya da saçı hakkında yorumyapın; toplantıda söylediği bir şeyi ne kadar beğendiğinizi ya da gülüşünün sizi nasıl ferahlattığını söyleyin. İki yüzlü davranmayın.İyi yönleri görmeyi "kötü yönleri" göz ardı etmeye çalışın. Bu tür yorumların diğer insanları ve sizi nasıl etkilediğini dikkatlice izleyin. Bir arkadaşınızdan (güvendiğiniz birinden) bitirdiğiniz bir iş,yazdığınız ya da yarattığınız bir şey hakkındaki düşüncelerini dürüstlükle söylemesini isteyin. Onlara en çok neyi beğendiklerini,neyin işlerine yarayacağını, onların üzerindeki etkisini, daha çok nasıl geliştirilebileceğini, hangi açılardan karışık olduğunu ya daaçık olmadığını, nerelerde sorularının olduğu ve hangi konularda sizinle farklı görüşe sahip olduklarını sorun. Onlar fikirlerini söylerken bu yorumları sizin gelişmenize yardımcı olacak eleştirilerolarak kabul etmeye çalışın. Herhangi bir şekilde savunmaya geçmeye kalkmayın ya da moralinizi bozmayın. Vermeniz gereken tek karşılık eleştirilerini biraz daha açıklamalarını istemek olmalıdır. Dahasonra kendi kendinize şu soruları sorarak eleştirilerini değerlendirin: "Eleştiriler neye yönelikti?", "Hangi noktalarıkaçırmış gözüküyorlar?"Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" yada özellikleri vardır. Sosyal zekanın temel özellikleri şunlardır:

· Etkili sözlü ya da sözsüz iletişim

· Diğer kişilerin ruh hallerine, hislerin, mizaçlarına ve motivasyonlarına karşı duyarlılık

· Grup içinde birlikte çalışma

· Başka birini iyi dinleyebilme ve görüş açılarını anlayabilme

· Kendini başka birinin yerine koyabilme

· "Sinerji" yaratabilme ve muhafaza edebilme






Müzik Zekası

Nörolojik bakış açısından müzik zekası (ritmik zeka), zeka türlerimizin ilk önce gelişenidir. Anne karnındayken bile çevremizi saran ses. ritim ve titreşim dünyasını bir an düşünün. Bazılarına göre bu zeka sadece müzik ve ritimden ibaret olmadığından aslında "işitsel/titreşimsel zeka' olarak adlandırılmalıdır. Ses ve titreşimler, ister doğal olsun isterse insanların yarattığı ortamlardan gelenler, makineler, enstrümanlar ya da korolar olsun bu
zeka tüm ses ve titreşim dünyasıyla ilgilidir.

Aynı zamanda müziğin, ritmin,sesin ve titreşimin "bilinci etkileme" efektleri de diğer zeka türlerinin hepsinden daha güçlüdür. Müzik, ses, ritim ve titreşimin ruh halimizi değiştirme, dinsel duyguları coşturma, ulusal sevinçleri uyandırma, başka birine sevgi, derin üzüntü veya acıyı ifade edebilme gücünü düşünün. TV ya da film
seyrederken bunların yarattığı etkiyi gözünüzün önüne getirin: biraz sonra ne olacağını sezinlememizi kolaylaştırır, sahnedeki aksiyonu geliştirir ve etkisini güçlendirirler ve karakterleri daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Kendi müzik zekanızı (işitsel/titreşimsel zekayı) daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:

Gün içinde yapabildiğiniz kadar, seyrettiğiniz çeşitli programları (örneğin bir güldürü programını, televizyon dizisini ya da bir detektif filmini) hayal edin. Hayal ettiğiniz duruma uygun bir fon müziği düşünün; örneğin endişe ya da merak uyandıran bir fon, marş, vals, acid rock, romantik ya da melodik bir müzik. Müziğin
zihninizde çaldığını hissedin! Masanızda oturuken işitme duyunuzun artırma-azaltma düğmesi olduğunu
ve onu isteğinize göre artırıp azaltabildiğinizi düşünün. Çok sessiz olun ve çevrenizde olup biten her şeyi duymaya çalışın. Normal durumlarda duymadığınız neleri duyuyorsunuz? İşitme duyunuzu daha fazla açıp odanın dışından gelen sesleri de duymaya çalışın. Son olarak daha da açıp binanın dışından gelen sesleri dinleyin. Başka biriyle yaptığınız herhangi bir konuşmada sizin ve karşınızdakinin konuşmasının tonunu, ritmini ve sesinizin yüksekliğini izleyin. Kendi konuşmanızın tonunu değiştirerek konuşmanın havasını değiştirmeyi deneyin; örneğin heyecan, kızgınlık, sıkıntı ve benzeri mesajları, söylediğiniz şeyleri değil onları söyleme şeklinizi değiştirerek iletmeye çalışın. Değişik konuşma ritimlerinin konuştuğunuz kişiyi nasıl etkilediğini
gözlemleyin; örneğin hızlı, kesik kesik ya da daha yavaş konuştuğunuzda ne olduğuna bakın. Kendinizi konuşan ya da dinleyen olarak düşündüğünüzde sesinizin perdesinin nasıl etkilediğine bakın.
Herhangi bir iş gününüzde o günün bir Broadway müzikali olduğunu düşünün. Gün içinde çeşitli şeyler olurken kendinizin Rogers ve Hammerstein ya da Andrew Lloyd Weber olduğunu düşünün. Göreviniz popüler şarkıları olan olayları vurgulayacak ya da etkisini güçlendirecek şekilde hayali izleyici kitleniz için günün bu prodüksiyonuyla entegre etmek. Bu özel "müzikli anlarda" bir an duraklayıp birkaç dakika kendi kendinize şarkıyı mırıldanın ve durum içindeki pozisyonunuzun nasıl değiştiğini gözlemleyin. Gün içinde bir sandalyede otururken ya da koridorda yürürken çevreden gelen titreşimlere kulak verin.Deprem ölçer aygıtı olduğunuzu varsayın. Kendi içinizdeki "Richter ölçeğinize" bu titreşim motiflerini kaydedebiliyor musunuz bir bakın. Yolda
binanızın yanından geçmekte olan otobüslerin ya da kamyonların gürültüsüne, radyosu bangır bangır bağırarak geçen bir arabaya, yeni bina inşaatından gelen gürültülere, yolda çalışma yapan işçilerin gürültüsüne kulak verin. Günlük çalışma şartlarınıza uygun olarak, karşı karşıya kaldığınız sorunları daha etkili çözebilmenizi sağlamak amacıyla ruh halinizi ya da duyarlılığınızı etkileyecek değişik türlerdeki müzikleri
dinlemeyi deneyin. Örneğin kendinizi çok stresli ya da gergin hissediyorsunuz. Hangi müzik sizin sakinleşmenizi ve rahatlamanızı sağlayabilir? O müziği koyun ve kendinizi müziğin sihirli notalarına bırakın. Ya da kendinizi yorgun ve bitkin hissediyorsunuz. Hangi müziğin sizi toparlayacağını ve enerji vereceğini düşünüyorsunuz?
Onu dinleyin ve ruh halinizi gerçekten değiştirip değiştirmediğini görün.

Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" ya da özellikleri vardır. Müzik zekasının temel özellikleri şunlardır:

· Müzik ve ritim yapısını beğenme/değerlendirebilme

· Müziği duyma şemaları ya da kareleri

· Seslere ve titreşimsel motiflere duyarlılık

· Ses, ritim, müzik, ton ve titreşimleri tanıyabilme,
yaratabilme ya da yeniden üretebilme

· Ton ve ritimlerin kendilerine has kalitelerini
değerlendirebilme




Doğaya Dönük Zeka

Bu zeka türü çevremizdeki doğal dünyayı algılama, beğenme ve anlamayla doğrudan ilişkilidir. Türleri birbirinde ayırt edebilme, çeşitli bitki örtüsünü ve hayvan türlerini tanıyabilme ve sınıflandırabilme ve doğal dünyaya ilişkin bilgilerimiz ve onunla paylaştıklarımız gibi konularla ilgilenir. Hayvanlar ve davranışlarının sizin ilginizi çektiği ve meraklandırdığı durumlarda doğaya dönük zekanızın iş başında olduğunu anlayabilirsiniz. İnsan eliyle yaratılmış, steril ortamlara birisi saksı ya da vazo çiçeği getirdiğinde ruh halinizdeki değişikliği veya kendinizi daha iyi hissettiğinizi farkedebilirsiniz. Rahatlamak, yorgunluğumuzu gidermek ya da ruhsal olarak yenilenmek istediğimizde ne kadar sık doğaya kaçmak istediğimizi bir düşünün. Doğanın gücünü gösterdiği
muhteşem görüntüler karşısındaki tepkinizi düşünün: hava olaylarındaki, "doğal afetler"deki, güz dönemindeki yaprak dökümünü ya da deniz dalgalarının dur durak bilmeksizin sahildeki kayaları dövüşünü.

Doktor Howard Gardner doğaya dönük zekanın şu tür kişilerde görülebileceğini belirtmiştir: belli bir bölgede bulunan bitki örtüsü ve hayvan türlerini tanıyabilen, doğal dünyada başka sonuçsal ayrımlar yapabilen ve bu özelliğini üretken olarak (avlanmada, çiftçilikte, biyolojik bilimlerde) kullanabilen kişi.

Kendi doğaya dönük zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:

Doğal dünyada bir yere, tercihen tanımadığınız bir yere gidin. İnsan eliyle yaratılmış dünyadan gidebildiğiniz kadar uzağa gidin. Kendinizi "tamamen" bu yerde hissetmeye çalışarak bir süre geçirin. Çevrenize bakının. Manzaranın tümünü görmeye çalışın. Hemen dikkatinizi çeken şey nedir? Renkler, sesler, kokular, dokular,
şekiller ve tatlar da içinde olmak üzere kaç farklı doğaya ait nesneyi ayırt edebileceğinizi deneyin. Yakınınızdaki bir hayvanat bahçesine, hayvan hastanesine ya da sirke gidin. Çeşitli hayvanların hangi kategorilerde gruplandığına bakın  (örneğin goriller, kediler, vb). Bu hayvan bölümlerinden bir kaçına
girip alt kategorilere ayrılıp ayrılmadığına bakın. Bazı hayvanları gruplandırmanız gerekse (aynı kafeste olmaları şart değil) hangilerini bir araya koyardınız? Bu alt kategorileri belirledikten sonra onlara bir ad verin: biraz komik, ilginç ve sizin gruplandırma görüşünüze göre anlamlı olabilecek bir ad (profesyonel bir etimoloji
uzmanının sizinle aynı görüşte olup olamayacağını merak etmeyin). Şimdi bu adımları bir botanik bahçesinde ya da benzer bir yerde bir kez daha yapın. Bulunduğunuz toplulukta ya da kendi evinizde bir "bitki yetiştirme
projesine" katılın (ağaç dikme, çiçek ya da çim ekme gibi). Önce başarılı bir dikim/ekim için gerekli olan tüm yazılı veya sözlü yönergeleri izleyerek dikiminizi/ekiminizi yapın. Her 4 - 5 günde bir "dikim/ekim yaptığınız yeri" ziyaret edin. Gözlediğiniz değişiklikleri ve diktiğiniz şey hakkındaki duygularınızı
yazabileceğiniz bir "ekim/dikim gazetesine"ne başlayın. Diktiğiniz her neyse toprağın üstünde ilk kez kendisini gösterdiğinde filizlenmeden önceki ve sonraki farkları da belirterek hissettiğiniz duyguları not edin.
Kendinize bir hayvanla zaman geçirecek bir ortam ayarlayın: evdeki bir evcil hayvan olabilir, hayvanat bahçesine gidebilirsiniz, ya da çeşitli hayvan türlerini bulabileceğiniz doğal ortamlar bulabilirsiniz. Belirli hayvanları dikkatlice gözleyin. Bu "dost yaratıkları" iyice tanımaya çalışın. Ne tür alışkanlıklar farekdiyorsunuz? Ne tür tuhaf davranışlar ilginizi çekiyor? Onlara karşı hissettikleriniz neler? Şimdi, bu yaratıkların insana özgü
özellikleri olduğunu düşünün: Neler düşünüyorlar? Neler istiyorlar? Onlardan herhangi biriyle konuşabilseydiniz neler konuşmak isterdiniz? Doğa yürüyüşüne çıkın ve çevrenizdeki doğal ortamın etkisi üzerinde düşüncülerinizi yoğunlaştırın: duygularınız, düşünceleriniz, hisleriniz, ruhsal algılamanız ve benzeri gibi. Sizde neler uyanıyor? Yürürken sık sık durup daha fazlasını hissedip hissedemediğinize bir bakın. Kendi kendinize "kaçırdığım bir şey var mı?" diye sorun. Bunu bir algılama oyununa çevirin. Beyin-zihin- beden sisteminizin ne kadarında ve hangi düzeylerinde bu ortamı hissedebildiğinize bir bakın! Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" ya da özellikleri vardır.
Doğaya dönük zekanın temel özellikleri şunlardır:

· Doğayla paylaşım

· Yaşayan canlılara özen gösterme, onları ehlileştirme ve
etkileşimde bulunma

· Doğadaki "bitki örtüsüne" duyarlılık

· Türlerin üyelerini tanıyabilme ve sınıflandırabilme

· Bir şeyler yetiştirme ya da besleme

· Doğanın kendi üzerindeki ya da kendinin doğa üzerindeki etkilerini
idrak edebilme





Kinestetik Zeka

Tüm zeka modellerinin içinde bedensel/kinestetik zeka, hayatımızın,
büyük ihtimalle değerini en az sorguladığımız bir parçasıdır.Her gün
hiç farkında olmadan çok çeşitli ve kompleks bedensel/kinestetik
işler yaparız. Bu zeka modeli bedensel olarak
gerçekleştirebileceğimiz hareketlerin tümüyle ilgilidir. Bunların
içine sadece insanlık tarihinde bedensel olarak gerçekleştirilmiş
başarılar değil bunun yanında şimdiye kadar farkedilmemiş doğuştan
gelen kinetik potansiyeller de dahildir: çocukların yürüme
potansiyelleri, gelişmemizin herhangi bir evresinde büyük ve küçük
motor davranışları edinebilme, geliştirebilme ve yüz ifadeleriyle,
duruşla ve diğer bir deyişle 'beden dili' ile ifade edebildiğimiz
incelikler.

Burada çağdaş araştırmacıların 'kinestetik beden' ya da 'zihinsel
beden' adını verdikleri henüz göze çarpmayan potensiyellerden de
bahsetmemiz gerekir.Bu, fiziksel bedenin hareketlerini ve
işlevlerini geliştirmek ve kuvvetlendirmek için etkin zihinsel
performans yoluyla yeteneklerimizi elde ettiğimiz zihinsel bedendir.

Kendi bedensel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki
alıştırmaları yapın:

Gün içinde çeşitli zamanlarda durup çevrenizde meydana gelen
değişikliklere bağlı olarak vücudunuzdan aldığınız "tepkilere"
odaklanın; örneğin stresli ya da kaygı uyandıran bir şeye karşı
vücudunuzun tepkisi ne oluyor? Hoşnut olduğunuz bir durumda ya da
belirsizlik zamanlarında nasıl davranıyor? Bir şey yediğiniz durumda
ne hissediyor ve benzerleri.
İşe yürüyerek giderken (örneğin otobüsten ya da arabanızdan inip işe
giderken) çeşitli yürüme türlerini deneyin. Örneğin yavaş, düşünceli
bir yürüyüş; canlı, enerji dolu ve kararlı bir yürüyüş; sekerek,
neşeli bir yürüyüş ve benzeri. Farklı türlerdeki bu yürüyüşlerin ruh
halinizi nasıl etkilediğine dikkat edin.
Diğer insanlarla konuşurken "beden dillerine" dikkat edin.
Duruşlarına, el kol hareketlerine ve yüz ifadelerine bakın. Bunlar
söylediklerine ne tür şeyler ekliyor? Diğer kişilerle iletişiminizi
geliştirmek için kendi duruş stillerinizi, el kol hareketlerinizi,
yüz ifadelerinizi ve diğer "vücut dillerini" bilinçli olarak
değiştirerek denemeler yapın.
Haftada iki kez günlük yaşantınızda genellikle düşünmeden sürekli
kullandığınız elinizle yaptığınız değişik aktiviteleri diğer
elinizle yapmayı deneyin: sabahları dişlerinizi fırçalamak, saçınızı
taramak, yemek yemek, kendi kendinize not yazmak, kapıyı açmak ve
benzeri. Sadece onun farkına varıp daha çok kullanarak
işlevselliğini ne kadar geliştirebileceğinizi görüyorsunuz değil mi?
En az günde bir kez her zaman farkında olmadan gerçekleştirdiğiniz
bedensel bir haraketi (sandalyeden kalkmak ya da fotokopi makinesine
yürümek gibi) yapmadan önce durup hareketi yapmak için izlediğiniz
adımları teker teker düşünün. Daha sonra onu nasıl
gerçekleştirdiğinize dikkat ederek yapın. Daha önce düşünürken
farketmediğiniz ne tür şeyler yapıyorsunuz? "Önceden
düşündüklerinizle" "gerçekte yaptıklarınızın" daha yakın olup
olamayacağını görmek için yeniden deneyin.
Gün boyunca kağıtlarınızı düzenlemek ya da sıralamak, e-
postalarınızı okumak, ofisinizi ya da evinizi toplamak ve benzeri
rutin işleri yaparken DURUN ve vücudunuzun yaptığınız işin farkında
olmasını sağlamayı deneyin; örneğin işi yaparken ayaklarınızda neler
hissediyorsunuz? Sonra, bu 'ayaklarınızın farkında olması durumunu'
muhafaza ederek yaptığınız işi sürdürün. Daha sonra tekrar DURUN.
Ellerinizde neler hissediyorsunuz? Daha sonra hem "ayaklarınızın
farkında olması durumunu" hem de "ellerinizin farkında olması
durumunu" koruyarak işinize devam edin. İşinizi yapmayı sürdürüp
başka bir farkında olma durumu (örneğin sırtınızın, bacaklarınızın,
boynunuzun ve benzeri gibi) eklemek için durarak vücudunuzun
yaptığınız işin nasıl bir parçası olduğunu hissetmeye çalışın.
Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" ya da
özellikleri vardır. Bedensel zekanın temel özellikleri şunlardır:

İstemli bedensel hareketlerin kontrolu
"Önceden programlanmış" bedensel hareketler
"Farkında olma durumunu" bedenin tüm birimlerine yayma
Zihin-beden bağlantısı
Taklit yetenekleri …….Geliştirilmiş bedensel işlevler

0 yorum:

Popular Posts